Friday, October 27, 2017

Salomon Kapadokya Ultra Trail 2017, 110k 


Kapadokya Ultra Maratonu benim için ayrı bir yeri vardır. İlk ultra maratonumu 2015 tarihinde 60 km olarak o zamanki ismi North Face Kapadokya Ultra Maratonu olan bu yarışta koşmuştum. Çok detaylı düşünmeden 30k yı denemeden 60k'ya kayıt olmuştum. İlk başlarda beni biraz zorlayan bu ilk ultra maratonumu 9 saatte bitirmiştim. Ayrıca ilk yüz 100 km üstü ultra maratonumu geçen yıl yine burada koşmuştum. Bu yarışa uykusuz olarak başlamama rağmen 23 saat 24 dakikada bitirmiştim.

Bu sene tekrar Ultra-Trail World Tour serisine dahil olmuş olan Salomon Kapadokya Ultra Trail 2017 yarışına 110 km'ye kayıt oldum. Bu sene İznik Ultra 140k maratonunu tamamladıktan sonra katıldığım SkyErciyes ve Fransa'da düzenlenen TDS yarışlarını mide rahatsızlığı nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldım. Bu yarışda da başıma gelecek korkusu yaşamıyor değildim, kısmen de yaşadım. 

20.Ekim.2017 Cuma sabahı erken saatlerde İstanbul'dan yola çıktık. Aydos537 grubumuzdan Onur Azcan'ın arabası ile eşi Hande ve Mahmut Yavuz ile birlikte saat 0530'da yola çıktık. Tuz gölü yakınından rahat bir yolculukla Ürgüp'e saat 1430 civarında vardık. Otele yerleştikten sonra kayıt işlemlerimizi tamamlayıp, 60-110k teknik toplantısına katıldım. Akşam makarna partisine katıldıktan sonra otele dönüp, bir önceki geceden uykusuz olduğumdan erkenden yattım.

Sabah 0530 gibi odayı paylaştığım grubumuzun diğer üyelerinden Alp Aslan ve Alpay Dede ile kahvaltıya indik. Alp 35k, Alpay ise 60k koştular. Son hazırlıkları tamamladıktan sonra saat 0630'da start noktasında yerimizi aldık.




Aydos 537 grubumuz tam kadro start noktasındaydık. Harun Alışır, Turgut Baş, Alpaslan Bodur 110k, Serdar Ülker, Alpay Dede, Nurkan Kurt, Onur Azcan, Emre Çakır, Mehmet Bürge Bilgin 60k, Alp Aslan, Mustafa Çelik ise 36k koştular. Mehmet Ali Ok ise sakatlığından dolayı bu sene yarışa katılamadı ama pacer'lik yaparak büyük destek oldu. Saat tam 0700'da muhteşem bir start aldık. İlk kontrol noktası olan İbrahimpaşa'ya kopmalar daha başlamadığından kalabalık bir grupla vardık. Bu istasyonda çok az durarak hemen çıktım. İlk 60 km'lik kısmı üçüncü defa koşmama rağmen cografya çok muhteşem olduğundan her sefer ayrı bir zevk alıyordum. İlk istasyon ile ikinci istasyon olan Uçhisar'a olan mesafe 16 km'ydi ve Göreme içinden geçilerek ulaşılıyordu. Uçhisar istasyonuna yaklaşırken korktuğum başıma geldi, midem şişkinlik oluşturarak rahatsız etmeye başladı. Midemde devamlı bir gaz sancısı vardı ve bu durum performansımı etkilemeye başladı. Uçhisar istasyonunda biraz kalarak beslendim, üstümü değiştirdim, hava iyice sıcak olmaya başlamıştı. Uçhisar istasyonundan çıkarak üçüncü istasyon olan Göreme'ye  devam ettim. Üçüncü istasyonda Mehmet Ali ve eşi Hayriye bizi karşıladı. Destekleri her zaman yanımızdaydı. Göreme istasyonu geçen seneden farklıydı açıkcası beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Bu arada midem hala rahatsızlık veriyordu. En kötüsü fazla bir şey yiyemiyordum, yutmakta zorlanıyordum. Az da olsa bir şeyler yedim, kola içtim akabinde hemen yola çıktım. İstasyon çıkışlarında hemen koşmaya başlamıyordum, midemin en azından biraz hazmetmesini bekliyordum. 
Göreme istasyonu
Göreme istasyonu ile bir sonraki istasyon olan Çavuşin arası 60k  parkurunun bence hem en zor hem de en zevkli bölümüydü. Cavuşinden sonra üstünden geçeceğimiz  platonun eteklerinden geçtik. Aynı zamanda tehlikeli bir bölümdü, bir anlık dalgınlık  metrelerce aşağıya düşmeye sebep olabilirdi. Çavuşin istasyonuna yaklaştıkça midem gittikçe daha rahatsızlık vermeye başlamıştı, sıcaklıkta ayrı bir sıkıntıydı, bir an önce istasyona varmak istiyordum. İstayona vardım, istasyonda Nurkan vardı, Hayriye vardı, resimler için teşekkür ederim. Nurkan bacak kaslarında sıkıntı vardı, yarışı bırakmayı bile düşünüyordu (yarışa devam etti ve bitirdi). Benimde midem bir türlü geçmek bilmiyordu, zorla da olsa beslenmeye çalıştım. 
Çavuşin istasyonu (midem kötü)
İstasyondan ayrılarak 60k parkurunun tek ciddi tırmanışı kısmına geldim, yarışın başından beri yanımda taşıdığım batonlarımı kullamaya başladım, botanlar özellikle 75. km'den sonra da çok işime yaradı. Midem bir türlü geçmek bilmediği için istediğim koşuyu yapamıyordum. Akdağ istasyonunda çok kısa süre kalarak drop bag ve kiyafet değişimi yapabildiğimiz Ürgüp istasyonuna doğru yola çıktım. Belki de benim için yarışın en zor kısmı bu iki istasyon arasıydı, midem çok rahatsız ediyordu, koşamıyordum. Beynim devamlı 60.km istasyonunda bırakmamı söylüyordu. Sonunda Ürgüp istasyonuna vardım, dinlenmeye ihtiyacım vardı, ilk önce kiyafetlerimi değiştirdim, yemek yemeğe çalıştım. İstasyonda yemek zengindi ve 110k koşucuların bu istasyonda iyi beslenmeleri gerekiyordu. Daha önümüzde 55 km vardı. Kendimi zorlayarak yemeğin en azından bir kısmını bitirdim. Sonunda güneş batmaya yakın istasyondan çıkış yaptım. Önümde gece ve 55 km vardı. 
Bir sonraki istasyon Damsa'ya vardığımda midem hala geçmemişti ve artık bırakmayı düşünüyorum. Fakat şanslıydım istasyonda görevli Polat Dede benimle ilgilendi, özellikle hazırladığı maden sodası, limon ve tuz üçlüsü midemi rahatlattı, desteğiyle devam etme kararı aldım, kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Bu parkurda Damsa ile Taşkınpaşa arasındaki tırmanış en zor kısımlardan biri, zorluk tırmanış eğiminden ziyade kumlar tırmanışı ciddi oranda zorluyordu. 8. İstasyon olan Taşkınpaşa'ya vardım, görevli arkadaşların yardımları ile tekrar maden suyu, limon ve tuz üçlüsünü içtim ve bol bol üzüm yedim. Taze üzüm bana bayağı iyi geldi. Ürgüp istasyonundan beri belli aralıklarla beraber gittiğimiz Savaş Yürekli bileğindeki rahatsızlık yüzünden bırakma kararı aldı. Taşkınpaşa istasyonundan çıktığımda midem artık büyük oranda geçmiş ve enerjim geri gelmişti. İstasyon çıkışından 2 km sonra hemen tırmanışa başladım, artık hızlı hareket edebiliyordum, hızlı hareket etmekte mecburiyetindeydim çünkü mide rahatsızlığından dolayı zaten çok zaman kaybetmiştim. Tırmanış sonrası uzun bir düz plato parkuru beni beklemekteydi. Zifiri karanlık ve kafa fenerim ile yalnızdım.  Gece yıldızlar muhteşem görünüyordu, gece boyunca bir çok kez kayan yıldız(meteor) gördüm. Uzun plato parkuru sonunda 9. istasyon olan Karlık kontrol noktasına saat 0230'da vardım. Bu arada geçen sene Karlık istasyonuna inişte geçtiğimiz kayalık inişten bu sene geçmedik, bu kısım bu sene değiştirilmiş, toprak yoldan iniş yaptık. İstasyonda pili bitmekte olan kafa lambasını yedekle değiştirdim. Maden suyu, limon ve tuz üçlemesini su matarama hazırlattım, sadece üzüm yiyebildim. İstasyonun cut off zamanına 1 saat süre vardı ve önümde 19 km daha vardı, vakit kaybetmeden istasyondan ayrıldım.
İstasyonlar hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum; 110k parkurunda toplam 10 adet kontrol istasyonu mevcuttu, hepsinde soğuk ve sıcak içecekler, meyve, tuzlu tatlı yiyecekler vardı. Drop bag istasyonu olan Ürgüp istasyonu en büyük istasyon, sıcak yemek mevcut. Geçen seneye göre Göreme ve Ürgüp istasyonlarının yeri değişikti, diğer istasyonlar aynı yerlerindeydi. İstasyonlar geçen seneki gibi bu senede başarılı idi, görev alan bütün gönüllü arkadaşlara yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Üçüncü çıkışa başladım, midem rahatladığı için tırmanışları daha hızlı çıkabiliyorum, son istasyona kadar 3-4 koşuyucu geçtim. Son istasyon olan Taşocağı'nda çok az kaldım. Artık önümde 8 km'lik son kısım vardı, fakat bu kısım hem zorlu hem de bayağı yorucu idi. İki tepe çıkışı ve tehlikeli kaya inişleri olan bu parkur 105 km koşmuş birisi için zorlayıcı olmaktadır. Özellikle iki tepe arasındaki sert kaya inişinde çok dikkatli olmak gerekmekte, bir kaç kere düşme tehlikesi atlattım. Sonunda cut off zamanı olan 0700'a 1 saat 15 dakika kala Ürgüp'e giriş yaptım. Gün ağırmaya başlamıştı, tahminine göre geçen seneye göre bu sefer 10 dakika daha gecikmeli olarak Ürgüp'e giriş yapmıştım. Geçen seneki tecrübelerime göre Ürgüp içinde en az 2 km daha gideceğimiz için koşmaya başladım. Ürgüp içinde son küçük bir tırmanış daha kalmıştı, onu da geçtikten sonra artık Finish noktasına metreler kalmıştı. Ve nihayet saat 06 41'de Finish çizgisini geçtim. 23 saat 41 dakika 16 saniye süren Salomon Kapadokya Ultra Trail 110 km yarışını bitirdim. Kaç defa yarım bırakmayı düşündüğüm bu yarışı bitirmenin haklı gururunu yaşıyordum.
Gündüz ve gece boyunca devam eden yarışta kullandığım yarış kiyafetlerimden biraz bahsetmek istiyorum; Sabah saat 0700'da başladığımız yarışa  hafif serin olduğu için üzerimde sadece uzun kollu iç thsirt üzerinde kısa kollu thsirt ve altımda şort vardı. Hava hemen ısındığından, Üçhisar istasyonunda uzun kollu iç thsirtümü çıkardım. Ürgüp istasyonun da gece soğuk olacağından altıma uzun tayt, üstüme uzun kollu thsirt, üzerine kısa kolu thsirt onun üzerine de yağmurluk giydim.  Gece ayrıca eldiven de kullandım. Özellikle gece 2400'dan sonra yağmurluk sayesinde soğuk havadan etkilenmedim.



Bitirmenin verdiği haklı sevinç



Bu yarış öncesi ve sırasında yaptığım hataları şöyle sıralayabilirim;



1- SkyErciyes ve TDS yarışlarında mide rahatsızlığından dolayı yarım bırakmıştım, doktora gitmekte geç kaldım, 

2- İstasyonlarda ve aralarda  yeterli beslenemedim, sadece Ürgüp istasyonunda yemek yiyebildim,

3- Yeterli ve güçlü bir hazırlık süreci geçiremedim.



Bu güzel parkurda tekrar koşmak dileğiyle, yeni yarışlarda görüşmek üzere......




Thursday, April 27, 2017


İznik Ultra Maratonu 140 km 2017


Ultra uzun mesafe koşularına başladığım 2015 yılından bu yana ilk kez koşu raporu yazıyorum. Belki de bitirdiğim en uzun mesafe olması bunda etken olmuştur. İlk ultra koşum olan Kapadokya Ultra 2015 60km dan sonra mesafeleri devamlı arttırdım. İznik Ultra 2016 90km sonra Kapadokya Ultra 2016 110km ve nihayet İznik Ultra 2017 140km.
Kapadokya Ultra 2016'dan sonra İznik çalışmalarına Aydos ormanında Aydos 537 koşu grubumuzla başladım. Hafta sonları ormanda çalışmalarımızı koşunun bir hafta öncesine kadar sürdürdük. İznik  Ultra Maratonu günü geldi çattı. İznik Ultra 140 km koşusu 22 Nisan cumartesi geceyarısı 00.00 da başlayacağından 21 Nisan cuma günü öğleden önce ailecek İznik'e vardık. Kayıt işlemlerini tamamladıktan sonra otelde dinlenmeye geçtim.
Cuma gecesi saat 23.30 gibi geçen seneden farklı olarak yeri belediye önüne alınan start alanına vardım. 140 km koşusuna Aydos grubumuzdan Mehmet Ali Ok, Nurkan Kurt ve Alp Aslan ile birlikte başlayacaktık. Ayrıca bizi uğurlamaya gelen grubumuzun diğer üyeleri Erhan Çetin, Alpay Dede, Turgut Baş, Serdar Ülker, Alper Kılavuz, Onur Azcan'a teşekkür ederim. Heyecanlı bekleyiş sona erdi ve saat tam 00.00 da koşuya başladık.


İznik surlarından çıkarak 140'km lik yarışa başladık. İlk km'lerde pace'lerimi düşük tutmaya çalışsamda koşucular daha birbirinden kopmadıkları için hızımızı düşüremedik. Nurkan'la birlikte beraber koşuyu 90.km'deki Narlıca istasyonuna kadar sürdürdük. Yanımızda ayrıca Nurkan'ın arkadaşı İbrahim Aytekin'de vardı. Gece boyunca dropbag noktası olan 55. km'deki Örnekköy istasyonuna kadar, koşma ve tırmanma temposunda koşumuza devam ettik. Örnekköye kadar olan yarışın ilk yarısında Boyalıca ile Ilıca istasyonları arasındaki dik yokuş dışında genelde düz bir rotada devam ettik.
Örnekköy istasyonuna sabah saat 07.38 gibi vardık. Daha önceki Kapadokya 110k tecrübeme dayanarak dropbag istasyonları ultracılar için çok önemlidir. Üstüne değiştirebileceğin ve diğer istasyonlara göre daha fazla kalarak yemek yiyebileceğin ve dinleceğin istasyondur. Örnekköy istasyonu yemek konusunda iyiyken üstümüzü değişirebileceğimiz kapalı bir mekanın olmaması ciddi bir eksiklikti. Umarım önümüzdeki sene bu sorun yaşanmaz.
Örnekköy istasyonunda enerji depolamış olarak Nurkan Kurt, Alp Aslan ve İbrahim Aytekin ile çıkış yaptık. Kısa bir süre sonra Alp ayağındaki ağrılarından dolayı hızını yavaşlatarak geride kaldı. Sölöz istasyonuna kadar çoğunlukla koşarak rahat bir şekilde vardık, aradaki dere geçişi yarışın en zevkli anlarından biriydi. Bence yarışın zor kısımları Sölöz istasyonundan sonra başlıyordu. Sölöz ile Narlıca ve Narlıca ile Müşküle arasındaki tepe tırmanışları koşucuları her zaman zorlamaktadır. Sölöz ile Narlıca arasında tırmanışları hızlı yürüme modunda Narlıca inişte koşarak tamamladık. Narlıca istasyonuna yaklaşırken Aydos 537 grubumuzdan 90k' ya katılan Turgut Baş yetişti. Biraz beraber gittikten sonra Turgut devam etti. Narlıca istasyonunda biraz daha uzun kalarak ikmallerimiz tamamlayarak, Müşküle istasyonuna doğru yola çıktık.
Yarışın diğer zor kısmı Müşküle istasyonu çıkışında hemen başlayak tırmanış kısmıdır. Tırmanış ve zeytin ağaçları arasındaki dik inişlerde ben, Nurkan ile İbrahim'in arkasında kalmaya başladım, kısa bir süre sonra onlardan koparak yalnız devam etmeye başladım. Narlıca istasyonunda dengeli beslenmeyle nispeten rahat çıkış yaparken diğer istasyona yaklaşırken yanımdaki yiyeceklerden yeterli almadığımdan dolayı güçten düşmeye başlamıştım. Su almayı asla ihmal etmiyordum. Müşküle ile Süleymaniye arasında yorgunluğum iyice artmaya başlamıştı, özellikle tepe çıkışlarında beni fazlasıyla zorluyordu. Yeni bir taktik uygulamaya başladım, yorgunluğu beynimden atıp ayaklarıma odaklanmaya çalıştım ve vücudumun beynime rağmen yapabileceğini söylemeye başladım. Bu taktik sayesinde biraz daha rahatlamıştım.
Saat 18.58' de Süleymaniye istasyonuna vardım. 106 km geride kalmıştı, yorgunluk artmaya başlamıştı, bir yandan Süleymaniye istasyonuna geldiğim için seviniyordum ama en zorlu kısmın Süleymaniye istasyonundan sonra başlayacağını bilmiyordum.


Kısa bir beslenmeden sonra vakit kaybetmemek için hemen istasyondan ayrıldım. İstasyonun çıkışında yağmur hafiften başlamıştı. Süleymaniye ile Derbent arasındaki Kirazlıyayla'dan itibaren yağmur şiddetlenmeye başlamış ve hava iyice kararmıştı. Benim için yarışın en zor kısmı Kirazlıyayla Derbent arası oldu. Kirazlıyayla çıkışında yağmur şiddetlendi ve sis bastırmaya başlamıştı. Benden önce giden 140k koşan Gürsel Solmaz ile 90k koşucusu Murat Akan'a yetiştim. Bundan sonra  bu en zor kısmı yarışı bitirene kadar beraber koşacaktık. Yağmur, sis ve çamur Derbent 'e ulaşmamızı zorlaştırıyordu. Birbirimize destek olarak yol alıyorduk ama Derbent ışıkları bir türlü gözükmüyordu. Soğuk ileklerime kadar işliyordu, sonunda benim için yarışın en güzel anı geldi, Derbent'in cılız ışıklarını gördük. Son istasyon olan Drebent istasyonuna vardığımızda cut off'a daha iki saat otuz dakika vardı. İstasyona vardığımda sağ ayağım ve alt çenem istemsiz titremeye başlamıştı çünkü durduğum anda üşümeye başlamıştım.  İstasyonda bizi karşılayan Aykut Çelikbaş'ın desteğine ve yardımlarına teşekkür etmek istiyorum. Ekip olarak istasyondan hemen çıkma kararı aldık, amacımız koşarak ısınmak ve cut off'dan önce finiş çizgisini geçmekti.
Aklımda Derbent çıkışından itibaren yokuş aşağı koşacağımız kalmıştı ama öyle olmadığını hemen anladım. Yağmur, yoğun sis ve çamurlu arazide hızla ilerlemeye çalışırken alt çenem titremeyi durduramıyordum, durmak felaketti, geri dönmek imkansızdı tek yol ilerlemekti ve olabildiğince hızla ilerlemeye çalışıyorduk. Bir türlü gözükmeyen İznik ışıkları sonunda gözüktü ve artık yokuş aşağıya koşmaya başladık. İznik şehir merkezine indiğimizde cut off' a yarım saat kalmıştı, son enerjimizi kullanarak depara kalktık. Ben bile hala 135 km sonra son 5 km'yi nasıl bu kadar hızla koşabildiğime inanamıyorum. İyiki de koşmuşuz bu sayede  cut off'a 2 dakika kala bitirme çizgisini geçtik.
140 km'yi bitirmenin mutluluğu bütün yorgunluğumu unutturmuştu. Derbent öncesinde kendi kendime ne işim var bu yarışta derken şimdi 140 km'yi bitirmenin dayanılmaz mutluluğuna doyasıya yaşamaktaydım.
Bundan sonra  en büyük hedefim 31 Ağustos 2017'de  Fransa'da yapılacak 119 km ve 7200 m irtifa kazanımlı TDS yarışını bitirmek. Bütün hazırlıklarımı bu yarışa göre yapacağım.
İznik Ultra 2017 yarışına katılan başta Aydos 537 koşu arkadaşlarım olmak üzere bütün yarışcıları tebrik ediyorum. Ayrıca istasyonlarda bize yardımlarının esirgemiyen yarış ekibinede  içtenlikle teşekkür ediyorum.