Saturday, July 10, 2021

 

ULUDAĞ PREMIUM ULTRA SKY TRAIL

66 KM 


Bir önceki Dağyenice yarışından da hatırlayacağınız gibi hem arazi yarışı sezonumu açmış hemde Uludağ Ultra Trail için iyi hazırlık antremanı olacağını yazmıştım. Ve nihayet iki senedir beklediğimiz Uludağ Ultra Trail yarışının günü geldi.  2 Temmuz cuma sabahı Pendik deniz otobüsü ile yola çıktık. Aydos 537 takımımızdan Alp Aslan ile buluştum, kendisi 30 km parkurunda yarışacak, Ayrıca takımımızdan Gülnur Başer'de 30 k parkurundayarışacaktı. Gidiş yolcuğu sık vasıta değiştirdiğimiz için biraz uzun sürdü, Önce deniz otobüsü ile Yalova, sonra oradan Bursa' ya otobüs ile yolculuk, Bursa otogardan teleferiğe bineceğimiz Teleferik semti için şehir içi otobüsü (94 nolu) ve en son da Telefrik ile nihayet yarışın başlayacğı Uludağ 2. Oteller bölgesine vardık. Bu seyahatler içinde en zevklisi teleferik oldu, bu arada teleferik  biz yarışçılar için ücretsizdi.





Cuma günü otele vardığımızda ilk işimiz kitlerimiz almak oldu. Yüksek irtifaya alışabilmek için kısa bir yürüyüş-tırmanış yapmayı ihmal etmedik. Hafif geçen akşam yemeği sonrası dinlenmeye geçtim, yarın zor bir yarış beni beklemekteydi. Yarışın stresi midir bilmiyorum gece ne yazık ki ancak 1-2 saat uyuyabildim. 
Cumartesi sabahı 04.30'da uyandım, kahvaltıya saat 05.00' de geçtim. Kahvaltıyı gayet sade yapmaya çalıştım, peynir çeşitleri, zeytin, tereyağ ve haşlanmış yumurta. Saat 05.50'de yarış startında hazırdım ve beklemeye başladık. Tam saat 06.00'da yarışa başladık. Yarışın ilk 2-3 km'sinde ki çıkış sonrası 3. istasyon olan Cumalıkızık'a kadar genelde iniş şeklindeydi. İlk istasyon olan Kirazlıyayla'ya kadar orman içerisinde inmeye devam ettik. Sadece su takviyesinin yapıldığı bu istasyonda suluklarımı takviye edip hemen devam ettim. Bu arada iki suluğumdan birine sadece su, diğerine ise elektrolit, katbonitrat ve kafein içeren elektroliti su ile karıştırdım. Bu sayede elektrolit dengemi yarış boyunca korumayı sağladım.


 

İkinci istasyon olan Zeyniler'e kadar iniş devam etti, yalnız istasyonun hemen öncesinde Zeyniler köyüne inişi çok dik ve teknikti ne kadar dikkat ettimse de düştüm, neyseki bir kaç morarma dışında ciddi bir sorun olmadı , ama burada bayağı yarışmacı düştü. Zeyniler istasyonunda sularımı ikmal ettim, ayrıca muz, ve maden suyu içtim. İstasyondan ayrıldıktan kısa bir süre sonra 66 k ile 30 k koşucularının ayrım noktasına ulaştık, bu noktadan itibaren 30 k'cılar tırmanışa başlıyorlardı. Bizim parkurun inişi daha bitmeyecekti, Zeyniler sonrası girdiğimiz kanyon çıkışındaki sert çıkışı saymazsak, bir sonraki istasyon olan Cumalıkazık'a kadar az da olsa iniş devam edecekti. Parkurun nerdeyse tam yarısında olan  Cumalıkızık istasyonuna vardım. Suluklarımı doldurduktan sonra muz, maden suyunu su ile karıştırarak içtim, bunu bütün istasyonlarda yaptım. Cumalıkızık köyü içindeki turdan sonra devam ettim, koşarak çıkışlarda ise baton yardımı ile hızlı yürüyüş taktiğini uyguladım. Cumalıkızık sonrası çıkışlar olsa da hele ki bir mesire yeri içindeki sert çıkışta olsa esas tırmanış bir sonraki istasyon olan Saitabat'tan sonra başlacaktı. Zaten herkes esas yarışın buradan itibaren başlayacğını söylüyorlardı, gerçekten de öyle oldu.





Saitabat isasyonuna saat 1200 civari vardım. Bu istasyonda zorunlu malzeme kontrolü vardı, ben ordayken bir yarışcı acil durum battaniyesi olmadığı için devam etmesine izin verilmedi. Devamlı tırmanış olduğu için bu istasyonda iyi besin takviyesi yapılmalıydı ki bende öyle yaptım. Bu istasyonda sıcak yemekde bulunmaktaydı. Ben sıcak çorba, makarna, su maden suyu karışımı ve tuzlu bisküvi ile karnımı iyice doyurdum. Hazır olunca istasyondan ayrıldım. İstasyondan itibaren zirvedeki Uludağ Çarşak istAsyonuna kadar devamlı tırmanış vardı. Bu parkurda bence baton olmazsa olmazlardan, batonsuz koşucuların burada ciddi zorlandıklarına şahit oldum. Tırmanış zirveye kadar çok dik olmayacak şekilde önce asfalt hemen sonra toprak yoldan devam etti. Bu tırmanışta baton çok yardımcı oldu, tabi ki doğru şekilde kullanmak kaydıyla, tırmanış esnasında su ve besin takviyesi almayı ihmal etmeyin. Uzun tırmanış sonrası zirveye yaklaştıkça orman sınırına ulaştık artık kısa bitkiler yer yer buzullar belirmeye başladı, hafiften başlayan yağmur sertleşti. Bundan sonra yarışın en zor kısmı başlamıştı. Yanımdaki Raidlight yağmurluğu hemen giydim, yanımda ayrıca uzun kollu içlik ve yağmurluk pantolonu vardı, onları giymedim ama ne kadar hata yaptığımı sonra anlayacaktım. 
Sonunda yağmur altında zirveye yakın son istasyon olan Uludağ Çarşak'a ulaştım. Bu arada rüzgar şiddetlenmeye başladı, hava çok soğudu, bu istasyonda kısa bir beslenme sonrası hemen devam ettim. Bu istasyondan sonra zirveye kadar biraz daha tırmanış vardı sonra oteller bölgesine inişe geçilecekti ve önümüzde 12 km kalmıştı. Fakat istasyon çıkışı ile yoğun sis, şiddetli rüzgar ve yağmur karşıladı bizi ve hem benim için hem de bir çok koşucu için yarışın en zor kısmı başladı. Biraz ilerledikten sonra istasyondan aralıklarla çıkış yapan ben dahil dört kişi birlikte ilerlemeye başladık. Saatinde rota yüklü sadece bendim, yoğun yağmur ve sisten dolayı işaretleri bulmak çok zordu. İşaretler yere çakılmış çubuklardaydı ayrıca bazı taşlara işaret konmuştu ama görüş neredeyse sıfıra yakındı, saatimdeki rotaya göre grubu yöndiriyordum. Zorda olsa işaretleri bulup devam ediyorduk, hızlı hareket etmek zorundaydık yavaşlamak hipotermiyi getirecekti. Mümkün olduğunca koşmaya çalışıyorduk, koşuyordum ama yine de üşüme başlamıştı, belli bir zaman sonra çenem titremeye başlamıştı. Gruptan ayrılmak ve yavaşlamak kesinlikle hipotermiye ile sonuçlanırdı. Birbirimizi birakmayarak koşarak devam ediyorduk ama gruptaki herkes üşüyordu. Çantamdaki uzun kollu içliği ve yağmur pantolonunu giymediğime pişman olmuştum. Birde yağmurluğum iyidi 10.000 likti ama yine de yetmedi 20.000'lik yağmurluk gerekiyordu böyle bir durumda. 5-6 km sonra arama kurtarmadan iki arkadaşla karşılaştık, yarışcılara yol gösteriyorlardı, onların yönlendirmesi ile buzul geçişleri yaparak taşlık patikadan hafif inişe geçtik ama fırtına, sis ve yağmur şiddetini hiç azalmadan devam ediyordu. Böyle bir durumla 2017 yılında İznik 140 k'da Derbent sonrasında yaşamıştım ama buradaki şimdiye kadar karşılaştığım en şiddetli havaydı. 3-4 km sonra cp olmasa da son bir kontrol noktasına ulaştık ve ufakta olsa bir çadır vardı. Hemen çadıra girip zorlukla ve titreyerek çantamdaki uzun kollu giysiyi ve yağmurluk pantolonu mu giydim, diğer arkadaşlarda takviyelerini yaptılar. Hemen devam ettik neyseki kısa bir süre sonra keskin bir inişe başladık, yağmur ve sis durdu,hava açtı ve oteller bölgesi gözükmeye başladı. Isınmaya başladım, son 2 km yürü ve koşarak oteller bölgesine inişe geçtim, son km'de kaldığımız otelin önündeki asfalt yoldan bitiş noktasına ulaştım. Özellikle son 10 km'de bitmeyecekmiş gibi gelen yarış sonunda bitmişti. Hedef olarak kendime 11 saati koymuştum ama zirvedeki soğuk, sis, ve şiddetli yağmurla mücadele sonucunda 12 saat 36 dakikada bitirmiş oldum.







Benim bu çıkardığım en önemli ders zorunlu malzemelerin ne kadar önemli olduğu, özellikle sky trail dediğimiz dağ ultralarında ilave giysi almanız şart, dağ koşulları çok hızlı değişiyor ve dağ affetmiyor. Benim için bu yarış çok tecrübe kazandırdı, gerçi her yarış bana değişik tecrübeler kazandırıyor ama bu yarıştan kazandığım tecrübeler doğrultusunda bir sonraki yarışım olan Aladağlar Sky Trail'e hazırlıklara devam edebilirim. Bir sonraki yarış raporunda görüşmek üzere....

Bu yarışta kullandığım teknik malzemeler:

Ayakkabı: Salomon Speed Cross 5
Yağmurluk: Raidlight
Baton: Black Daimond
Çanta: Ultimade Direction



ANCED